a. Geçmişten Geleceğe Felsefenin İşlevi :
İnsanoğlu, düşünen tek varlıktır. Bu itibarla, felsefenin tarihi bugün çok daha eskile-re uzanır. Felsefeyi, felsefe tarihçilerinin Eski Yunan'dan başlatmalarının sebebi ilk siste-matik felsefi düşüncenin bu dönemde ortaya çıkmış olmasıdır. İlk sistematik felsefenin başlangıcından bu yana felsefenin konuları varlık, evren, insan, bilgi gibi temel sorunlar ol-muştur. Ancak felsefe, bilim gibi sadece herhangi bir olayla ilgili bilgi üretmekle kalmamış-tır. Denilebilir ki felsefe, bilgi üzerine bir bilgidir. Yani, sadece bilgi ortaya koymakla kal-mayıp, 'bilgi'nin kendisini de kritiğe tabi tutmuştur. Bu şekliyle de felsefe, bir tür eleştiri (tenkit, kritik) tarzıdır da. Ancak bu eleştiri, gündelik şekliyle tek tek durumlara yapılan bir eleştiri değil, olgular ve kavramlar üzerinedir.
Peki, bu konular aynı mı kalmıştır ? Diğer bir ifadeyle felsefe gelişmemiş midir ? Hep, bir laf kalabalığı mı yapılmıştır ? Tarih boyunca insanın akli etkinlikleri çok çeşitli şe-killerde ortaya çıkmıştır. Aynı konu hakkında her birimiz (çok sıradan dahi olsalar) aynı fikre sahip değilizdir. Felsefi yaklaşımların bu kadar fazla olmasının temel sebebi de bura-dan kaynaklanır. Ayrıca, insan etkinlikleri ve ürünleri açısından bakıldığında, bilgi hiç bir konuda yerinde durmamış, hep artmıştır. Böylece de felsefenin uğraştığı kavramlar geniş-lemiş, yeni durumlarla ilgili tartışmalar ortaya çıkmıştır. Bu durumu dinlerle de karşılaştı-rabiliriz. En eski dinlerle bugünküler arasında konu itibariyle pek fark olmamasının sebebi de bazı temel tartışmaların ve olguların hala gündemde olmasıdır.
Felsefe, bu şekilde düşünüldüğünde bitmemiş ve sonu gelmez bir insan etkinliği ola-rak, değişik şekillerde ve görüşlerde var olacaktır. Bütün dinler gibi felsefe de Sokrates'ten Yunus Emre'ye dek uzanan ve çağımıza ulaşan "kendini bil" geleneğini sürdü-recektir.
b. Metafizik ve Felsefe :
İnsan zihni sadece rasyonel (akılcı

olgu ve kavramlarla uğraşmaz. Aklı aştığı düşünü-len, cevabının akılla bulunması mümkün görünmeyen konular da insan için sorun oluşturur. Böyle sorunlarla uğraşan bir insan etkinliği olarak metafizik, felsefenin her zaman içinde yer almıştır. Kelime olarak "fizik (doğa) ötesi" anlamına gelir. Bu anlamıyla metafizik varlık, ruh gibi bazı özlerle (cevher, substans) uğraşır. Bilimle veya akılla açıklanamayan olay ve olgular var oldukça metafiziğe ihtiyaç duyulacak ve metafizik var olacaktır. Ancak unutul-mamalıdır ki, günlük hayat içerisinde anılan ruh çağırma, astroloji gibi etkinlikler birer me-tafizik etkinlik değildirler. Metafizik "varlık nedir ?", "ruh ölümsüz müdür ?", "evrenin bir amacı var mıdır ?" gibi genel olgular üzerinde duran bir bilgi dalıdır. Metafiziği belli başlı üç şekilde anmak mümkündür:
1. Alanlarla ilgili metafizikler : Kant'a göre a) Rasyonel kozmoloji (evrenbilim), evre-nin varlığı ve varlık amacıyla, b) Rasyonel teoloji (ilahiyat), tanrının varlığıyla, c) rasyonel psikoloji ruhun varlığı ve ölmezliğiyle uğraşır ve bunları ispata çalışır. Bu üç alanda insan çe-lişkiye (antinomi) düşer. Çünkü bunlar hakkında ortaya konan fikirlerde lehte ve aleyhte konuşmak her zaman mümkündür, her zaman aksi bir görüş ortaya atılabilir.
2. Sistem felsefelerine ait metafizikler : Bunlar da rasyonalist (akılcı

, konstrüktif (inşacı

ve spekülatif (kurgucu) olarak ayrılabilir. Descartes'in düalist (ikici) metafiziği, Hegel'in mutlak Geist (ruh) metafiziği, Marx'ın tarihsel materyalizmi (maddecilik) savunan metafiziği buna örnektir.
3. Problem metafiziği : Yine Kant'a göre her alanda (bilim, sanat, ahlak gibi) bir çok problemle (çözülmekte güçlük çekilen veya çözülemeyen soruyla) karşılaşılır. Bu problemler de, tarih metafiziği, doğa metafiziği biyoloji metafiziği gibi alanların doğmasına yol açar.